Çözüm Hasarın Doğru Tespit Edilmesinde
Servislerin en büyük ve önemli müşterisi sigorta şirketleri. Zira servis gelirlerinin %70’i kazalı araçların onarımlarından geliyor. Bu durumda bayiler servislerine araç çekebilmek için iki ana strateji izliyorlar:
- Yeni araç ile birlikte sigorta poliçesi sat, poliçesini sattığı şirletin anlaşmalı servisi ol, kazalı araç geldiğinde de parça ve işçilikten para kazan.
- Periyodik bakım ücretlerini minimumda belirliyerek garanti süresi içerisinde müşteriyi elinde tut ve kaza yapan müşterilerin araçlarını servise çek.
Bugüne kadar bu strateji sigortacıların satışlarını arttırmak için izledikleri yeni kanal bulma stratejileri ile paralel ilerliyordu. Yani her iki taraf için de sorun yoktu. Zira sigortacılar faaliyet dışı aktivitelerden finansal konjektür nedeniyle ciddi kâr ediyorlardı ve bu arada yetkili servislerin gönderdikleri faturaları detaylıca inceleme ihtiyacı hissetmeden ödüyorlardı. O zamanlarda yetkili bayilerde araç kıtlığı nedeniyle satış karlarını yüksek oranda tutmayı basarıyorlardı. Kısaca her iki taraf için de saadet zinciri çok iyi çalışıyordu.
Ne zaman ki Türkiye’de finansal kârlar geriledi, otomobil pazarına göz diken markaların sayısı ve rekabet arttı işte o zaman işler her iki taraf için ters gitmeye başladı. Sigortacılar da otomotivciler de kârsızlıktan yakınır oldu.
Bunun üstüne işler iyice rayından çıktı. Sigortacılar bir taraftan servislerden indirim isterken bir taraftan da servislere farklı kanllardan tedarik ettiği parçaları göndermeye başladılar. Bunu gören servisler panikledi. Servislerinde ne yapacağını şaşıran bayiler yetkisiz servislere parça satmaya başladı, bunu da sigortacılar ile birlikte yaptır. Bir anlamda oyunun kuralını sigortacılar ve bayiler birlikte bozdular.
Serviste önemli olan konuyu “hasarın doğru tespit edilmesi gereğini” aslında her iki taraf da atladı, göremedi o zaman. İş böyle tezahür edince distributor de oyuna katıldı. O da parça fiyatlarını arttırdı, gerçek ihtiyaca kulağını kapattı, bayilere yüksek parça satış hedefleri verdi, bu hedefleri prim sisteminin içine koydu. Aslında piyasada olmayan fiktif bir ihtiyaç yarattı. Tedarik zincirinde çalışanlar benzeri etkileri “Bullwip veya Tusunami Tesiri” olarak tanımlar ve her daim ihtiyac yokken verilen siparişleri normalize etmeye çalışırlar.
Sonuç olarak doğru tespit edilmeyen hasar, maliyetleri yükseltti ancak yükselen maliyetler sigorta poliçe fiyatlarına yansımadı. Böylece günün sonunda servisler de sigortacıların da birbirinden şikayet eder oldu.