Mutlu olmak istiyorsanız öncelikle ruhunuzu özgür bırakın ve ne istediğinize karar verin.
Birçok insan kendi istediği hayatı yaşamıyor. Aslında ne için bile yaşadığının farkında değil. Hayattan bir beklentisi yok. Böyle gelmiş böyle gider diye söylenip duruyor. Başkaları ne yaparsa O da onu yapıyor ve diğerlerine benzemeye çalışıyor.
İnsanların ihtiyaçları fiziksel olanlar ve olmayanlar olarak iki gruba ayrılır. Gıda, barınma ve güvenlik fiziksel ihtiyaçlardır. İnsan bu temel ihtiyaçlarını karşıladığında mutluluğu tatmaya başlar ve fiziksel olmayan aidiyet, öz saygı ve kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarını tatmin etme çabası içine girer. Bu çabalar meyvelerini verdiğinde ise insan doyuma ulaşır.
Bazı insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamış olarak dünyaya gelirken bazıları yoksulluk ve fakirlikle mücadele etmek zorundadır. Genel olarak temel ihtiyaçlarını karşılamış olanlar karşılamamış olanlara göre daha şanslı olarak etiketlenirler. Bu insanların hayata diğerlerine kıyasla 1-0 önde başladıkları söylenir. Bunların ellerindeki imkanlarla çok mutlu olduğu ve yaşantılarında doyuma ulaştıkları kabul edilir. Ama dünyayı değiştirenler, yenilikler üretenler, kitlelere çığır açanlar çoğunlukla doğduklarında temel ihtiyaçlarını karşılayamayanlar arasından çıkar.
Mutlu olup doyuma ulaşanlar hayatlarını kendileri yönetenlerdir. Hayatı bir ırmağa benzetirsek insan doğduğunda kendini ırmağa atıp suyla birlikte hareket etmeye başlar. Irmağın nereye gittiğinin, ne yöne aktığının ilk yıllarda pek önemi yoktur. Zaten insan ergenlik dönemine kadar başta anne ve babası olmak üzere çevresindekilerin aklını kullanır. Bu süre içinde birçok bilgi, örf, anane, kural bilinçaltına insan farkında olmadan kaydedilir. Bilinçaltına kaydedilen bu bilgiler davranışları belirler.
Mevcut durumda yaptığınızı yaparak farklı sonuçlar elde edemezsiniz. Daha mutlu olmak ve doyuma ulaşmak istiyorsanız bugün yaptığınızdan daha farklı şeyler yapmalısınız. Unutmayın farklı eylemler insanı farklı sonuçlara götürür. Hayat ırmağınızın neresinde olursanız olun öncelikle bundan sonraki yolculuğunuzda nereye girmek istediğinize karar verin.
Birçoğunuzun “Bu o kadar kolay değil” dediğini duyar gibiyim. Doğrudur, bu o kadar kolay değildir. Bunun için öncelikle gerçekten ne istediğinize karar verin ve aldığınız karardan suçluluk duymayın. Zira birçok insan kendi istediği hayatı yaşamıyor. Aslında ne için bile yaşadığının farkında değil. Hayattan bir beklentisi yok. Böyle gelmiş böyle gider diye söylenip duruyor. Başkaları ne yaparsa O da onu yapıyor ve diğerlerine benzemeye çalışıyor. Yukarıda söylediğimi bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Çocuklar ergenliğe kadar etrafındakilerin aklını kullanır. Bunun sebebi beyindeki zihin merkezi olan frontal lobun gelişimini tamamlamamış olmasıdır. Ama Ergenlikten sonra frontal lob gelişimini tamamlar ve insan ne yapmak istediğine karar verebilir. Buna rağmen insanlar ergenlikten sonra da ergenliğe kadar olduğu gibi kendi akıllarını değil diğerlerin aklını kullanma eğiliminde olabilir ve aldıkları sonuçları kaderlerine bağlarlar.
Bazıları tembellikten, bazıları farkında olmadıklarından, çoğu kişi de elindeki kaybetme korkusu nedeniyle mevcudu korumaya gayret eder. Kaybetme korkusu çoğu insan için kazanma arzusundan daha büyüktür.
Mevcudu koruma gayreti içinde olanlar çoğu zaman kendinden ödün verir. Aidiyet, öz saygı ve kendini gerçekleştirme çabaları ya tamamen ya da kısmen sonuçsuz kalır.
Peki insan daha mutlu olmak ve doyuma ulaşmak istiyorsa ne yapmalıdır?
İnsanın hayatı karar anlarında şekillenir. Hayat ırmağında bir ayrıma geldiğinizde ne yöne gitmek istediğinizi bilmiyorsanız seçiminizin bir önemi yoktur. Kader deyip kendinizi suyun akışına bıraktığınızda sonuca katlanmaktan başka çare yoktur. Kaderinizi belirleyen şey şartlar değil sizin kararlarınızdır.
Karar vermek kendinizi diğer tüm alternatiflere kapatmaktır. Karar almadan önce etraflıca düşünüp, sorup, soruşturup, akıl almanız gerekir. Karar alana kadar olabildiğince çok kişiyle konuşmanızda, danışmanızda fayda varır. Bu hususta sizin yapmak istediğinizi daha önce yapanları inceleyip onların yaptığını yapmak, gittikleri yolu izlemek işinizi kolaylaştırır. Bu yolculukta yanınızda bir de yaşam koçu varsa işiniz daha da kolaylaşır.
Karar almak çoğu zaman dilek ve temenniler ile karışır. Aldığınız kararın dilek ve temenniye dönmesini engellemek için uygulamaya konması esastır. Uygulama sırasında dirayetli adım atmak ve aynı yönde ilerlemek esastır. Yönünüz aynı kalmak suretiyle uygulama yöntemleriniz değişebilir. Bu normaldir. Zira her şeyi bilmeniz, ilk seferde doğru yolu bulmanız zordur. Ama hatalarınızdan öğrenirseniz sonraki karar ve uygulamalarınız kesinlikle daha isabetli olacaktır.
Kaderinizi kontrol altına almak istiyorsanız neye odaklanacağınıza, odaklandığınız şeyin sizin için ne anlam taşıdığına ve istediğiniz sonuçları yaratmak için ne yapacağınıza karar verin.
Karar verme yeteneğinizi besleyen ve iyileştiren şey sık sık karar alıp uygulamaktır. Daha iyi karar vermek istiyorsanız daha çok karar alın.
Bazıları “benim için çok geç” diye düşünebilir. Siz de bunlardan biriyseniz tavsiyem hayatınızda bundan böyle kaç tane yaz mevsimi görebileceğinizi düşünmeniz olacak. Hayat çok çabuk geçiyor. Başkaları sizin hayatımızı şekillendirirken günler hızla akıp gidiyor.
En azından hayatınızın geri kalanında mutlu olmak ve doyuma ulaşmak istiyorsanız kararınızı şimdi, bugün bu satırları okurken verin ve kendiniz için mi yoksa diğerleri için mi yaşamak istediğinizi tespit edin. Bu karar hayatınızı değiştirecek en önemli karardır. Kendiniz için yaşamayı seçerseniz daha mutlu olacaksınız. Daha mutlu olduğunuzda etrafınızdakileri daha fazla mutlu edeceksiniz. Zira evin ihtiyaçları, çocukların okulu, yeni araba, yeni ev derken hayat gelip geçiyor.
İnsan, hayata başarmak için değil yaşamak için gelir. Daha fazla başarı, daha fazla güç ve para arzusu insanın ayağına pranga olur. Başarı, güç ve para önemsiz demek istemiyorum. Sadece mutluluk için bunların yeteri olmadığını hatırlatıyorum.
Sonuç olarak; mutlu olmak istiyorsanız öncelikle etrafınızdan gelen seslere kulağınızı kapatın ve bundan sonraki hayatınızı gerçekten nasıl yaşamak istediğinize karar verin. Vereceğiniz karar ruhunuzu özgürleştirecektir. Daha sonra insanlara fayda sağlayan bir gruba katılın ve karşılık beklemeden diğer kişilere faydalı olun. Göreceksiniz bu katkılarınız kendinize olan saygınızı arttıracak. Artan öz saygınız da kendinizi gerçekleştirmenize olanak sağlayacak.
Ayhan Dayoğlu
11.11.2019